Iran, son dönemde ABD'nin dış politikası üzerindeki eleştirilerini yoğunlaştırdı. İran Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin yürüttüğü politikaların, iki ülke arasında sürdürülen diyalog sürecine zarar verdiğini belirtti. İran, işgal ve baskı yöntemleriyle hareket eden ABD'nin, diplomatik ilişkileri tehlikeye attığını ifade etti. Bu durum, neredeyse her iki ülke arasındaki müzakerelerin gidişatını etkileyen kritik bir unsur haline geliyor.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı, ABD'nin son dönem attığı adımları, iletişimi güçlendirmek yerine gerginliği artıran bir yaklaşım olarak değerlendirdi. İran, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını ve askeri varlığını sürdürmesinin, müzakere süreçlerine büyük zarar verdiği konusunda ısrarcı. Özellikle ABD'nin Orta Doğu'daki politikalarının, bölgedeki çatışmaları daha da derinleştirdiği görüşü hakim. İran, bu tür adımların İran'ın ulusal güvenliği açısından tehdit oluşturduğunu ve sonuçta tüm bölge için istikrarsızlık yaratabileceğini dile getiriyor.
İran yetkilileri, iki ülke arasında bir diyalog kurulabilmesi için samimi ve dürüst yaklaşımın şart olduğuna dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra, ABD’nin İran’a yönelik olumsuz söylemleri de bu süreçte sorun yaratıyor. Özellikle, yaptırımların kaldırılması, nükleer anlaşma müzakereleri ve bölgesel işbirlikleri üzerine gerçekleştirilecek görüşmelerin, bu tür olumsuz havalar altında sağlıklı bir şekilde ilerleyemeyeceğini ifade ediyorlar. İran, diyalog kurma isteğinin devam ettiğini, ancak bunun için ABD'nin operasyonel adımlarını gözden geçirmesi gerektiğini savunuyor.
Gelecek dönemde, İran ve ABD arasında gerçekleştirilmesi planlanan olası müzakereler için bazı öneriler de masada. İran, ABD’den yapıcı bir adım bekliyor. Özellikle bölgedeki istikrarsızlıkların sona ermesi için daha barışçıl bir işbirliği ortamının yaratılması gerektiğine inanıyor. Ayrıca, nükleer anlaşmasında geriye dönüş yapmaktan kaçınılması gerektiği ve bunun iki taraf için de kazanç sağlayacağı ifade ediliyor. Yapılan açıklamalarda, her iki ülkenin de uzlaşı içerisinde hareket etmesi halinde sorunların daha hızlı bir şekilde çözülebileceği vurgulanıyor.
İran hükümeti, halkın çıkarlarını öncelikli olarak gözeterek, diyalog sürecinin ilerlemesi için gerekli tüm çabayı göstereceğini ve uzlaşma arayışlarının devam edeceğini dile getiriyor. Ancak, bunu yaparken yalnızca sözde kalmayacak, ABD’nin de tayin edici bir rol üstlenmesini beklediklerini ifade ediyor. İran'ın beklentileri ise, karşılıklı güvenin tesis edilmesi ve bu noktada adım atılması yönünde birleşiyor.
Sonuç olarak, İran'ın ABD'ye yönelik tepkisi, yalnızca güncel politikalarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda uzun vadeli bir stratejinin parçası olarak değerlendiriliyor. Diplomatik ilişkilerin gelişmesi, bu iki ülkenin resmi ve gayri resmi iletişim kanallarının sağlıklı bir şekilde işlemesine bağlı olarak şekillenecek. Her iki taraf da barışçıl bir çözüm arayışına girmediği sürece, mevcut durumu değiştirmek hayli güç görünüyor. İlerleyen günlerde İran ile ABD arasındaki ilişkilere dair atılacak yeni adımlar, dünya genelinde dikkatle izleniyor.