Hemen her gün gündeme gelen dolandırıcılık vakaları, bazen aileleri bile etkileyebiliyor. Son günlerde yaşanan bir olay, dolandırıcıların ne denli yaratıcı ve sinsi olabileceğini gözler önüne serdi. Bir baba, oğlu olduğu düşünülen bir dolandırıcı tarafından tüm birikimini kaybetti. Bu durum, birçok ailenin dikkatini çekerek dolandırıcılık sahtekarlıklarının karmaşık yapısını anlamamıza yardımcı oldu.
45 yaşındaki Mehmet Yılmaz, uzun yıllar boyunca biriktirdiği tasarruflarını hayatını güvende hissetmek ve gelecekteki ihtiyaçları için saklamaya özen göstermişti. Ancak, bu durum bir gün tamamen değişecekti. Kendini oğlu olarak tanıtan bir dolandırıcı, Mehmet'in güvenini kazanarak patrona özel bir iş fırsatından bahsetti. Dolandırıcı, Mehmet'e somut bir yatırım teklifi sundu ve bu fırsatın onu mali olarak rahatlatacağını ifade etti. Mehmet, başta şüphe duysa da, karşısındaki kişinin gerçek oğlu olduğuna inanarak tüm tasarruflarını bu 'yatırımla' ilişkilendirdi.
Gerçekte, sahtekar sadece Mehmet’in tüm birikimini almakla kalmadı, aynı zamanda onu manipüle ederek psiko-sosyal olarak da etkiledi. Dolandırıcının kurbanı olan Mehmet, bu süreçte kaybettiği paranın yanında, güvendiği birinin en büyük düşmanı olabileceğini düşünmekten de kendini alamadı. Aile bağlarının nasıl bariz bir şekilde kötüye kullanılabileceğinin en somut örneği olan bu olay, birçok kişiyi derinden sarstı.
Dolandırıcılık her ne kadar her yaştan insanı hedef alabilse de, yaşlı bireyler genellikle daha savunmasız bir profilde yer alıyor. Dolandırıcılar, ailenin içinde sadakat, sevgi ve güven ortamını istismar ederek tanınmaz bir biçimde saldırıya geçebiliyor. Uzmanlar, dolandırıcıların dikkat çekici yöntemlerinden birinin, hedeflerini sosyal mühendislik ile kandırmak olduğunu belirtiyor. Kişinin zayıf noktalarını tespit etmek, sahte kimliklerle güven aşılamak ve zor durumda kaldığını hissettirmek dolandırıcıların sıkça kullandığı teknikler arasında yer alıyor.
Bu tür dolandırıcılıklardan korunmak için gerçek ricalar üstüne düşünmek, “Bir şeyin doğruluğuna emin olmamak”, “Güvenmediğiniz kimseye para veya özel bilgi vermemek” gibi basit ama etkili yöntemler uygulamakta fayda var. Ek olarak; aile içindeki bireylerin birbirleriyle iletişim halinde olmaları, şüpheli durumlarda mutlaka birlikte hareket etmeleri önemlidir. Dolandırıcıların hedeflerine ulaşılmasını engellemek için, her bireyin dikkatli olması, olayların üzerinin bir oyuna dönüşmemesi gerekir.
Mehmet Yılmaz’ın yaşadığı acı olay, dolandırıcılığın ne kadar yaygın olduğunu hatırlatıyor ve insanları dikkatli olmaya davet ediyor. Gerek ailenin birlikteliği, gerekse bireysel koruma önlemleri alınması dolandırıcıların oyunlarına gelmemek adına son derece önemlidir. Bu tür olaylar yaşanmadan önce herkesin tedbir alarak kendi güvenlik önlemlerini alması gerekiyor.
Olayı araştıran güvenlik güçleri ise dolandırıcının izini sürmeye devam ediyor. Aynı dolandırıcı tarafından başka kimlerin mağdur olduğunu tespit etmek için çalışma başlatıldı. Aileler, dolandırıcılık vakaları hakkında daha fazla bilgi edinerek ve okullarda çocuklarına bu konuda eğitimler vererek, daha bilinçli bir nesil yetiştirmek zorundadır. Zira, dolandırıcılarının gizli oyunlarını sadece olaydan sonra öğrenmek, daha sonra geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabiliyor.
Sonuç olarak, dolandırıcılara karşı duyarlılık ve bilgi düzeyi artırılmadıkça, daha fazla birey bu tür tehlikelerle karşılaşmaya devam edecek. Maalesef bazı kayıplar yaşansa da, her yeni olay bizlere gereken dersi veriyor. Aile, güven ve itibarın çok büyük önemi olduğunu unutmamak gerek.